Böyle buyurdu zerdüşt.

| 22 Aralık 2013 Pazar



Çöpsüz üzüm misalidir yalnız hayat. Annen, baban, kardeşin, arkadaşların, sevdiklerin vardır elbet, olacaktır da. O halde neden çöpsüz üzüm? dediğinizi duyar gibiyim...


Etraf ne kadar dolu olursa olsun, işiniz, aşınız, arkadaşlarınız ve aileniz olursa olsun, bir tarafınız hep çöpsüz üzümdür.



Gezersiniz, dolaşırsınız, yer, içersiniz, bi meşgaleden öteki meşgaleye koşarsınız. Ama bi tarafınız hep çöpsüz üzümdür. Sızım sızım sızlar, zaman içinde kanar, kanatır. Siz bu kanamaya rağmen hoş durursunuz, gülersiniz. Dimdik ayaktasınızdır. İşte o vakit, kimseler bilmez sizin sızlayan yaranızı, yalnızlığınızı...


Hayat paylaşmaktır. Sarılmak, sarmaş dolaş olmaktır. Size uzanan bir çift eli tutmaktır. Gören gözlere bakmaktır, duymaktır, koklamaktır. En önemlisi de dokunmaktır. Hissetmektir.
Ağrısız aşım, dertsiz başım derler bu çöpsüz üzümler. Bekarlık sultanlık derler. Siz inanmayın onlara. Bir gülümseme oyunudur onların oynadıkları. Yerleştirirler dudaklarına gülümsemeyi, o şekilde bakarlar çevrelerine. Bu bir oyundur, kurgudur onlara göre. Sızlayan yaralarının dışa vurumudur, haykırışıdır.


Hafifçe eşeleyenler fark ederler bunu. Eştikçe kanama sızıntı yapar, eştikçe biraz daha, eştikçe biraz daha...


Sarsanızda, sarmasalanızda durduramazsınız onların bu sızılarını.
Gönül yaralarını ancak, bir başka gönlün buluşması ile sarabilirler onlar. İşte o zaman duruverir o amansız sızıntılar... O vakit demezler kendilerine çöpsüz üzüm... Çünkü edinmişlerdir kendilerine kendince bir çöplü üzüm! 

0 yorum:

Yorum Gönder

Prev
▲Top▲